MAKALELER
- ANASAYFA
- MAKALELER
- SPORCU ŞEREF AYLIĞI BAĞLANMASI ve DEVLET SPORCUSU UNVANI VERİLMESİ
SPORCU ŞEREF AYLIĞI BAĞLANMASI ve DEVLET SPORCUSU UNVANI VERİLMESİ
Değerli ilgililer, bu yazımızda dikkatinizi çekeceğini düşündüğümüz bir konuya ait dava sürecini sizinle paylaşmak istiyorum. Aslında konu ilginç olduğu kadar ülkemizdeki engelli insanlarımıza karşı bazı idarelerin çarpık yaklaşımlarını da gözler önüne sermektedir. Teselli kaynağımız ise ülkemizde hukuk ilkeleri ve vicdanları ile hareket eden hakimlerin var olmasıdır. Yazımıza konu dava sürece aşağıdaki şekilde gelişmiştir.
Müvekkiller, Türkiye Bedensel Engelliler Federasyonuna bağlı olarak, Atıcılık branşında ülkemizi başarıyla temsil eden sporculardır. Farklı tarihlerde elde ettikleri dereceler sebebiyle, kendilerine 5774 Sayılı Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Kanunda belirtilen hakların tanınmasını talep etmişlerdir. Yapılan idari başvuruya idarece zımnen veya direk red cevabı verilmiş olması nedeniyle, müvekkillere Sporcu Şeref Aylığı bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı verilmesinin reddine ilişkin idari işlemin iptali amacıyla, İdare Mahkemeleri nezdinde davalar açma zaruretimiz doğmuştur.
Şöyle ki;
5774 Sayılı Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Kanunun 1. Maddesinde; “Bu Kanunun amacı; Türk vatandaşlarından uluslararası düzeyde üstün başarı kazanmış amatör sporculara aylık bağlanması ve uluslararası düzeyde üstün başarı kazanmış sporculara “Devlet Sporcusu” unvanı verilerek, bu başarılarının taltif edilmesi suretiyle Türk vatandaşlarının spora özendirilmesi” denilmektedir.
Aynı Kanunun 2. Maddesinde ise, Kanunun kapsamı belirlenmiştir. Buna göre; müsabakaların yapıldığı dönem itibariyle Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından paralimpik spor dalları içinde kabul edilmiş spor dallarının büyükler kategorisinde; Avrupa şampiyonalarında ferdi ya da takım sporlarında takım halinde birinci, ikinci ve üçüncü olan amatör sporcular, bu Kanunun kapsamına girmektedirler.
Müvekkillerin faaliyet gösterdiği Atıcılık sporu, 5774 Sayılı Kanunda yer alan tanımlara uygun olarak Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), Uluslararası Paralimpik Komite (IPC) ve Türkiye Milli Paralimpik Komitesince de “paralimpik” olarak tanınmış bir spor dalıdır. Paralimpik, engelli olimpiyatları manasına gelmektedir.
Yapılan yargılamalar sırasında, davalı idare olan Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Spor Genel Müdürlüğü’nden gelen cevaplar doğrultusunda da, uyuşmazlığı atıcılık sporunun takım sporu olup olmadığı noktasında düğümlendiği ortaya çıkmıştır.
Maddede bahsedilen “takım sporu” kavramı, 27241 Sayılı Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması Ve Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Yönetmelik’te tanımlanmıştır. Bu Yönetmeliğin Tanımlar başlıklı 4. Maddesine göre Takım Sporu; Birden fazla sporcunun aynı anda karşılıklı olarak yapmış oldukları müsabaka ile müsabaka ferdi olarak yapılmakla birlikte, sonuçta alınan puanların takım puanı olarak kabul edildiği ve ferdi derecelendirme yapılmayıp takım derecelendirilmesi yapılan müsabakaları içermektedir. Oysa, başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ve Devlet Sporculuğu Ünvanı Verilmesi Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinde yer alan tanıma göre Takım Tasnifi, “Bireysel olmakla birlikte, takım halinde iştirak edilerek, takımdaki sporcuların toplam başarısı sonucu elde edilen dereceyi” ifade etmektedir.
Uluslararası Paralimpik Komite ve Türkiye Milli Paralimpik Komitesi, Atıcılık sporunu tanımlar ve klasifikasyonunu anlatırken resmi internet sayfalarında; “Atıcılık bireysel ya da takım olarak aynı yeteneklere sahip, değişik engel grubundaki sporcuların birlikte yarışabilmesine imkân tanıması açısından, fonksiyonel bir klasifikasyon sistemi kullanır.” diyerek, atıcılık sporunda “takım” kavramının bulunduğunu kabul etmektedir. (http://www.ipc-shooting.org/Classification/) (http://www.tmpk.org.tr)
Bir Avrupa Şampiyonasına, Türkiye 10 sporcu ile katılabilir. Fakat Türkiye, şampiyona öncesinde, bu sporculardan 3 tanesini Şampiyona Komitesine “Türkiye Takımı” olarak bildirmek zorundadır. Şampiyonada, katılan tüm sporcular atışlarını yaparlar ve bu atışlar sonucunda Bireysel Sıralama ve ülkeler bazındaki Takım Sıralaması olmak üzere 2 adet sıralama oluşur. Takım Sıralamasının oluşturulmasında ise, örneğin katılan bütün Türk sporculardan en fazla puan alan ilk 3 sporcunun değil, diğer sporcuların dereceleri ne olursa olsun, önceden Şampiyona Komitesine verilen Takım Listesinde yer alan sporcuların atışları sonucu elde ettikleri puanlar toplanır.
Atıcılık sporu, takım tasnifine dayansaydı, yukarıdaki örnek üzerinden devam edersek, şampiyonaya katılan tüm Türk sporcuların puanları toplanmalı ve buna göre Türkiye’nin başarısı tespit edilmeliydi. Fakat bu yapılmamakta, daha önce de açıkladığımız üzere, ne kadar sporcu katılırsa katılsın, sadece Şampiyona Komitesi’ne Türk Federasyonunca önceden bildirilen 3 sporcunun dereceleri toplanarak ülkenin başarı sıralaması bu toplam puana göre tespit edilmektedir.
Ayrıca, Atıcılık branşının kendine has disiplini ve kuralları gereği, Avrupa Şampiyonalarında takımlar halinde final oynanmamaktadır. “Final” tabir edilen bir aşaması olmayan yarışlarda, ilk üçe girerek takımca madalya almış olan müvekkillerin finalist olmuş olacağı varsayımına dayanarak, madde kapsamına alınması ve Devlet Sporcusu unvanına hak kazanması gerekmektedir. Hem ilk derece mahkemeleri hem de Danıştay’ca bu görüş benimsenmiştir.
5774 Sayılı Kanunun Sporcu Şeref Aylığı bağlanması kriterlerini belirleyen 3. Maddesinde, Kanun kapsamına giren amatör sporculardan daha sonra ömür boyu hak mahrumiyeti cezası almadıkları ve başarı derecelerinin doping dahil herhangi bir sebeple geçersiz olarak kabul edilmediği takdirde, bu sporculara, 40 yaşını doldurdukları tarihten başlatılmak üzere “Sporcu Şeref Aylığı” adı altında aylık bağlanacağı hükmü yer almaktadır.
5774 Sayılı Kanunun Devlet Sporcusu unvanının verilmesini düzenleyen 7. Maddesinde ise, Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından olimpik, paralimpik ve defolimpik spor dalları içinde kabul edilmiş spor branşlarının büyükler kategorisinde yapılan Avrupa şampiyonalarında final oynayan milli takım sporcularına Devlet Sporcusu unvanı verileceği hüküm altına alınmıştır.
Atıcılık sporunun kuralları gereği, Avrupa Şampiyonasına katılan ülkeler, başvurularıyla birlikte önceden, Şampiyona Komitesine 3 kişilik bir takım listesi ibraz etmek zorundadırlar. Türkiye tarafından, 2013 Uluslararası Paralimpik Komite (IPC) Avrupa Atıcılık Şampiyonası'nda Şampiyona Komitesine sunulan takım listesini, müvekkillerin de içinde bulunduğu 3 kişilik takım oluşturmaktadır. Bu nedenle, yapılan atışlar sonunda sadece bu 3 sporcumuzun puanlarını toplayarak Türkiye’nin Şampiyonadaki derecesini belirlemişlerdir.
Yukarıdaki açıklamalarımızdan da anlaşılabileceği gibi, Müvekkillerin Milli sporcusu oldukları Atıcılık Sporu, bir takım sporudur. Bu konuda herhangi bir kuşkuya yer olmadığı açıktır.
Davalı vekilleri cevap dilekçelerinde, mevzuat hükümlerini sıraladıktan sonra gerekçe göstermeden müvekkillerin şartlarının, aranan kanuni şartlara uymadığı belirtilmiş, ancak bu iddialarını hiçbir hukuki temele oturtamamışlardır. Taleplerimizin reddinin bir sebebi olmadan geri çevrilmesinin hukuki temelden yoksun olduğu mahkemelerce de görülmüştür.
Ülkemizde, engelli vatandaşlarımızın toplum içinde verdikleri var olma mücadelesi, hayatlarını devam ettirmekte yaşadıkları zorluklar açıktır. Tüm bu durumlar göz önünde tutulduğunda, engelli sporcularımızın başarısının, diğer sporculara nazaran daha çok teşvik edilmesi ve ödüllendirilmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde daha fazla engelliyi topluma kazandırma, sosyal hayatın birer parçası haline getirme, insani ve vicdani sorumluluğun bir gereği olarak görülmelidir.
Kanunların genel olmaları gerektiği yasama prensipleri gereğidir. Her spor dalı için genel geçer ortak kurallar olamayacağı gibi, 5774 Sayılı Kanunun da her spor branşını kapsayan hükümler içeremeyeceği aşikardır. Atıcılık sporunun kendine has disiplini sebebiyle, yasada belirtilen takım tanımına bire bir oturtulma çabası sebebiyle müvekkillerin ülkemizi temsilen elde ettiği başarılara rağmen, Sporcu Şeref aylığı bağlanması ve Devlet Sporculuğu unvanı verilmesi taleplerinin reddedilmesi, engelli milli sporcularımızın sırf yapmış olduğu spor branşı nedeniyle, yasanın ruhuna aykırı davranışın bir sonucu olarak mağdur edilmesidir. Üstelik Anayasanın 10. Maddesinde; “Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” denilerek engelli vatandaşlarımız lehine pozitif ayrımcılık kuralı benimsenmiştir.
Müvekkillerin elde ettiği başarılar sonucu hak ettiği Sporcu Şeref Aylığı ile Devlet Sporcusu olma unvanının Kanunun lafzından hareket ederek tereddüte düşüldüğünde dahi Anayasal olarak engelliler lehine yorumlanması gerekirken, ilgili İdarece talebimizin reddi Anayasaya, ilgili kanun ve yönetmeliklere aykırıdır. Bu nedenle, müvekkillerin taleplerini zımnen reddeden idari işlemin iptali gerekeceği açıktır.
Tüm bu taleplerimiz, İdare Mahkelemeleri’nce olumlu karşılanmış ve müvekkillere Sporcu Şeref Aylığı bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı verilmesinin reddine dair haksız idari işlemin iptaline karar verilmiştir. Davalı idare vekillerince kararlar hem temyizen hem de karar düzeltme yoluyla Danıştay’a taşınmış, Danıştay incelemesinden de onanarak engelli müvekkillerimiz lehine karar kesinleşmiştir.
Bir kısmı doğuştan engelli, bir kısmı sonradan yaşadığı trajik olaylar sonucu engelli hale gelmiş ve bir kısmı da gazi olan müvekkillerimiz için, bu makalemize konu edilen hakların verilmesini sağlamış ve bu konuda bir emsal içtihat oluşturmuş olmak, bir hukukçu olarak hukuki hakların alınmasının ötesinde bize avukatlığın sosyal sorumluluğu gereği olarak insani ve vicdani bir görevin de yerine getirilmiş olmasının mutluluğunu yaşatmıştır .
Avukat Miray ERKİN